ÇİFT VE EŞ İLİŞKİSİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ

ÇİFT VE EŞ İLİŞKİSİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ

ÇİFT VE EŞ İLİŞKİSİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ

 

İletişimi öğrendiğimiz ilk ortam aile içi yaşantılarımızdır. Hayatımızı en çok ilk ailemizdeki ilişkiler etkiler. Birbirimizle yaptığımız konuşmalar aramızdaki iletişimin niteliğini belirler.

İletişimi,  ‘Bilgi üretme , aktarma, anlamlandırma süreci’ olarak tanımlayabiliriz. Alfred Adler, her bireyin yüzleşmesi gereken üç insan deneyimi ve yaşam görevi olduğunu belirtir; toplumsal olarak yararlı bir iş ya da mesleği sürdürme, verimli insan ilişkileri kurma ve kişinin aşk , evlilik, aile yaşamındaki rolünü yerine getireceği görevleridir. Yaşam görevlerini yerine getirirken iletişim kurma şekli insanlar arası ilişkide çok önem kazanır.

Çiftlerin ve eşlerin birbiriyle sohbet etmesi aidiyet ve bağlılık duygularını arttırır. İki tarafın da  fikirlerini dürüstçe paylaşabilmeleri ilişkide anlam duygusunun gelişmesine sebep olur. Ortak ne kadar anlam bulunursa, aralarında ki iletişim o kadar zenginleşir ve derinleşir. “Biz”’i sohbetlerimiz yaratır ; iyi iletişim kurabilmek ve kendi sesimizi duyurmak isteriz.

Evlilik dans gibidir; zaman zaman sevdiğimize doğru çekildiğimizi, zaman zaman da geri çekilip bireyselliğimizi kazanma ihtiyacı hissederiz.

Halil Cibran, “Evlilik” adlı şiirindeki bazı mısralarda bireyselleşmeyi çok güzel anlatmıştır :

Birbirinizi sevin ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın.

Hep yan yana olun ,ama birbirinize fazla sokulmayın

Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez.

Çift ve evlilik ilişkisinde karşımızdaki kişiyi tanıyıp onun sevgi dilinin ne olduğunu keşfetmek ,  beklentilerini karşılama konusunda bize yol gösterir. Kişiler sevildiğini beş sevgi diliyle algılar ; Takdir sözleri, birlikte kaliteli zaman geçirmek, hediye almak, hizmet davranışları ve fiziksel temas.

Duygusal olgunlaşma, insanların farklı düşünüp, farklı hissedip, farklı tepki verdiklerini anlamaktır. Kendimiz gibi diğer kişilerin de düşünmeye ve hissetmeye hakkı vardır. Diğer bir insanın bizim gibi düşünüp hissetmesini sağlamak, onu kontrol etmeye çalışmaktır; bu bir fantezidir. Değiştirebileceğimiz sadece ve sadece kendimizdir.

Çift ve eş ilişkisinde , iletişimde yapılması ve yapılmaması gerekenleri belirtirsek:

1-Binlerce çiftle çalıştıkları “Aşk Laboratuarı ‘nda” ünlü çift ve aile terapisti  Gottman’lar, felaketi getirecek olan “Mahşerin Dört Atlısı “dediği ;  Eleştri, hor görme, suçlama, yok sayma davranışlarından kaçınmak gerektiğini vurguluyor.

2- “Sen Dili” ile eşinizi suçlamak yerine “ Ben Dili” ile kendi duygularınızı ifade edin.

Örneğin,” benimle ilgilenmiyorsun” yerine “ihmal edildiğimi hissediyorum”şeklide ifade etmeliyiz. Duyguyu ifade etmek karşı tarafta şevkat duygusuna yol açıyor.

3- – meli, -malı şeklinde emir kipleri kullanılmamalıyız. Lütfen ve rica ediyorum gibi nazik cümleler kullanılmalıyız.

4-Akıl okuma yapmamalıyız ; karşımızdakinin söylediklerine dair yorumlar yapıp , bunlara gerçekmiş gibi inanmamalıyız. Bir kanıtımız yoksa karşımızdakinin söylediklerine göre düşünmeliyiz.

5-Karşımızdakini empati yaparak dinlemeliyiz. Empati,  karşındakinin gözüyle olaylara bakmaya çalışmaktır. Onun yaşadıklarını saygıyla anlamaktır ve tüm varlığımızla onu dinlemektir.

6-Karşılıklı konuşmada , karşımızdakini dikkatlice ,göz teması kurarak, sözünü kesmeden  ve bitirinceye kadar dinlemeliyiz. Baş sallamak, onay işareti vermek iletişimi pekiştirir.             İyi dinlemek, karşılıklı bağlantı kurmaktır.

7-İsteklerimizi belirtirken , karşımızdaki kişinin geçmişte iyi ve doğru yaptığı şeyleri takdir eden,  ve bunu ne kadar özlediğimizi belirten ifadelerle dile getirmeliyiz.

“Artık bana zaman ayırmıyorsun” yerine, “Birlikte Bodrum’da ne kadar çok eğlenmiştik. Hatırlıyor musun?” şeklinde söylemeliyiz.

8-Karşımızdakinin düşüncelerimizi anlayacağını düşünerek zihnimizi okumasını beklememeliyiz ; düşüncelerimizi açık ve net anlatmalıyız.

9-Bir konuyu konuşmak için çok fazla beklememeliyiz. Zaman ilerledikçe zihnimizde olay büyür ve duygularımız olmadık yerde taşabilir.

10-Karşımızdaki kişiyi başkalarıyla kıyaslamamalıyız. Kıyaslama da bir sekilde yargılamaktır.

 

Richard Bach “ Güvenlikten Kaçış” adlı romanının son sözünde ilişikide “ben” olgusuna vurgu yapıyor :

Bana sevmeyi nasıl öğrendiğini göster!

Tüm bu yıllar boyunca, bizi anlayacak birilerini, bizi olduğumuz gibi kabul edecek, bizi yargılamak yerine mutluluğa götürecek, bizi olmaya tercih ettiğimiz ruha dönüştürecek birilerini bulmak için bekledik. Daha dün bu sihirli “Biri’ni”, aynada gördüğümüz yüzde buldum. O , biz ve kendi el yapımı maskelerimiz. Tüm bu yıllar sonra nihayet tanıştık.     Bunu düşün!

 

Psikolojik Danışman Beki Şikar

 

 

Kaynak kitaplar.

Öfke Dansı – Dr. Harriet Lerner

Yaşamın Anlamı- Alfred Adler

Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati –Prof. Dr. Üstün Sökmen

Şiddetsiz İletişim- Marshall B. Rosenberg PH.D

Evliliği Sürdürmenin 7 ilkesi – John Gottman- Non Silver

Güvenlikten Kaçış- Richard Bach