Depresyon

Depresyon

MUTSUZUM

HAYATTAN KEYİF ALMIYORUM.YAPTIĞIM HİÇBİRSEYİN ANLAMI YOK.

SABAH UYANMAK İSTEMİYORUM.BÜTÜN GÜN YORGANIN ALTINDA YATABİLİİRM.

YEMEK YEMEK İSTEMİYORUM.

ÖLMEK İSTİYORUM.

GELECEĞE DAİR HİÇBİR UMUDUM YOK.

Hemen hemen hepimiz en az bir kez bu durumları yaşamışızdır. Sıklıkla çevremizden duyduğumuz depresyon tanısını biraz inceleyelim .

DEPRESYON NEDİR ?

Depresyon , duygusal, zihinsel ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren ciddi ama tedavi edilebilir bir ruhsal hastalıktır. En dikkat çekici özelliği çökkün ruh hali ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden severek yaptığı şeylerden keyif almaz, kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Çevresine ilgisi azalır; iç sıkıntısı, huzursuzluk gibi duygular ön plana çıkar. Bu hisler kişinin günlük yaşantısına engel olur ve aylarca sürebilirler; kişinin zihinsel faaliyetlerini ve genel sağlığını da olumsuz etkiler.

Klinik depresyonun temel niteliği hoş olmayan duygudurum, ilgi ve zevk azlığı, umutsuzluk ve karamsarlıktır. Derin bir üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ve yaşadıkları ile ilgili olarak hep kötümser düşünürler. Hastada depresif duygudurum ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Olağan etkinliklerden zevk alamaz. İş, özel zevkler, bireysel ilişkiler, cinsel aktivite de dahil olmak üzere hiçbir şeyden zevk alamazlar. Genel olarak ilgileri azalır. Umutsuzluk ve çaresizlik duyguları o kadar yoğun olabilir ki düştükleri bu durumdan hiçbir şekilde kurtulamayacaklarını düşünebilirler. Depresif hastalar basit günlük aktiviteleri bile yapmakta güçlük çekerler. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı biçimde kafaları meşgul olur. Enerji düzeyi azalır. Bazı olgularda önde gelen belirti somatik belirtiler olabilir. Tepkisel davranırlar.

Umutsuzluk, kötümserlik, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. İntihar düşünceleri ve girişimleri depresyonun önemli belirtilerindendir.

Depresif olguların çoğunda duygudurum değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur.

Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır vakalarda aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir.

Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

  • Erken ebeveyn kaybı
  • Madde ve alkol kötü kullanımı
  • Anksiyete bozuklukları
  • Kadın olmak
  • Erken ebeveyn kaybı
  • Düşük sosyoekonomik düzey
  • Ayrı yaşama, boşanmış olma
  • İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
  • Daha önce depresyon geçirmiş olma
  • Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
  • Kişilik yapısı
  • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel kötü davranılma öyküsü
  • Bazı ilaçlar
  • Tıbbi hastalıklar
  • Hormonal değişiklikler.

DEPRESYON TÜRLERİ:

  1. Depresif Epizot

En fazla görülen ve en tipik olan depresyon türüdür. Tek bir epizot haftalar veya yıllar sürebilir, farklı semptom kombinasyonları gösterebilir fakat her zaman iki haftadan uzun sürer. Tek depresif epizotlar genelde unipolar (tek kutuplu) olarak tanımlanır. Etkilenen insanların aşağı yukarı üçte biri hayatları boyunca yalnızca tek bir epizot geçirirler. Fakat eğer depresif bir hasta gerekli tedaviyi olmazsa, gelecekte hastalığın nüksetme riski vardır. Depresyon epizotları her zaman için yıkıcı özellik taşırlar.

  1. Nükseden depresif bozukluk

Depresif epizotlar nüksedince, bu durum hastalığın nükseden depresif bozukluk veya majör depresif bozukluk olduğunu gösterir, ki bu da genelde ergenlikte ya da genç yetişkinlikte ortaya çıkar. Bu tip bir depresyon yaşayan kişiler, içinde normal evreleri de barındıran ve aylar hatta yıllar süren depresif dönemler geçirebilirler.  Bu tip depresif bozukluklar oldukça yıkıcıdırlar ve doğaları gereği unipolar/tek kutupludurlar (mani ya da hipomani görülmez). Genelde buna “klasik” ya da “klinik” depresyon da denir.

  1. Distimi

Distimi, depresif epizota ve nükseden depresyona göre daha hafif ve az belirgin bir şekilde görülür. Ancak distimi çok daha inatçıdır ve semptomlar en az iki sene hatta bazı durumlarda onlarca yıl boyunca devam eder. Bu sebeple bu tür depresyona “kronik depresyon” da denir. Bozukluk tek kutupludur, hastanın günlük işleyişini etkiler ve daha az yıkıcıdır. Bu tür depresif hastaların durumu bazen daha da kötüye gidebilir ve majör depresyona çevirebilir; iki depresyon teşhisinin konması halinde ortaya çıkan duruma dual depression (“çifte depresyon”) denir.

  1. Tip 1 bipolar depresyon

Geçmişte manik depresif bozukluk olarak adlandırılan bu depresyon tipi bipolar bozuklukta görülür ve görülme oranı tek uçlu depresyondan daha düşüktür. Depresif evre, normal duygudurum evresi ve manik evre olmak üzere üç farklı evreyi içerir. Manik evre aşırı coşkulu duygudurum, hiperaktivite, umursamazlık ve uyku ihtiyacının düşmesi ile karakterizedir.

Mani, düşünme, muhakeme etme ve sosyal davranışları etkileyerek ciddi problemlerin ve zorlukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.  Güvenli olmayan cinsel eylemlerin ve işle ilgili mantıksız kararların manik evrede verilme olasılığı artmaktadır. Manik evre genellikle depresif evreye geçiş ile sonlanmaktadır.

Bu duygusal değişim sevinçten havalara uçarken birden kendini umutsuzluk içinde bulmak” şeklinde ifade edilebilir.

Bazen bipolar bozukluğun depresyon evresinde ortaya çıkan semptomları tek uçlu bozukluk semptomlarından ayırmak zor olmaktadır.

DEPRESYON TEDAVİSİ

3 tip depresyon tedavisi vardır; tıbbi, psikolojik ve sosyal. Depresyonla baş etme genellikle bu üç tedavi yönteminin entegrasyonuyla gerçekleşir.

  • Medikal tedaviler yalnızca ilaç tedavisiyle değil aynı zamanda özel kliniklerde uygulanan farklı tedavi yöntemleriyle sürdürülebilmektedir.
  • Psikolojik tedavi psikoterapi ile gerçekleştirilir. Bu terapiler, temel aldığı teorik yaklaşımlara göre farklılaşabilir.
  • Sosyal ve diğer müdahale yöntemleri de önemlidir. Bunlar sosyal aktiviteler, rahatlama stratejileri, düzenli egzersizler, bozukluk hakkında bilgi edinme ve kendine yardım edebilmeyi öğrenme gibi yöntemleri içerir. Bu aktiviteler terapatik etki oluşturarak hem medikal tedavileri hem psikoterapileri destekleyebilmektedir.

Psk. Nezahat Bedir